Karasu Masaj Salonu Hizmeti Ebru
Karasu Masaj Salonu
Bir an durakladı. Sonra devam etti:
“Dağın tepesinde, Roger ile ben ilerlerken, o geride kaldı.”
“Ben de geldim sizinle.”
“sonra geldin.”
İki çocuk, gözlerini örten saçların arkasından, dik dik
baktılar birbirlerine.
“Ben de geldim” dedi Ralph. “sonra firar ettim. Sizler de
firar ettinız.”
“Bana korkak de, öyleyse.”
Jack, avcılara doğru döndü:
“O bir avcı değil. Bizlere hiç et bulamazdı o. Derslik temsilcisi
de değildi okulda. Nereden çıktığını bilmiyoruz onun.
Buyruklar veriyor sadece. Her insanın, durup dururken ona
boyun eğmesini istiyor. Tüm bu mevzuşmalar…”
“tüm bu konuşmalar!” diye bağlarırdı Ralph. “mevzuş,
mevzuş! Kim istedi konuşmayı? Kim toplantıya çağırdı?”
Jack’ın yüzü kıpkırmızı kesildi; çenesi göğsüne çöktü. Çatık
kaşlarının altından, fena fena baktı Ralph’a.
Derin anlamlar taşıyan, tehditle dolu bir sesle,
“Peki, öyle
Karasu Masaj Salonu
olsun” dedi,
“öyle olsun.”
Bir eliyle denizkabuğunu göğsüne bastırdı; öteki elinin
işaret parmağını, havayı delercesine yukarıya kaldırdı:
“Ralph’ın şef olmasını istemeyenler kim?”
Çevresine bakınıp bekledi. Çocuklar donmuş gibiydi. Bir
ölüm sessizliği vardı hurma ağaçlarının altında.
Jack, güçlü bir sesle,
“Ellerini kaldırsınlar” dedi. “Kimler
istemiyor Ralph’ın şef olmasını?”
nefes soluğa, utanç dolu, ağır bir sessizlik sürüp gitti.
Jack’ın yanaklarından yavaş yavaş çekilen kan, acı bir
saldırışla yüzünü yeniden kapladı. Dudaklarını diliyle yaladı;
başka birinin gözleriyle karşılaşmak sorunsından kurtulmak
için, başını iyice yana çevirdi:
“Kimler istemiyor…”
Sesi söndü. Büyük şeytanminaresini tutan elleri titriyordu.
Gırtlağını temizledi, yüksek bir sesle mevzuştu:
“Peki, öyle olsun.”
Denizkabuğunu büyük bir dikkatle ayağının altına, otların
üstüne koydu. Gözlerinin ucundan, onu minik düşüren
gözyaşları akmaya başladı:
“Artık oyun oynamayacağım. Sizlerle oynamayacağım.”
Çocukların çoğu şimdi yere bakıyorlardı. Otlara ya da
ayaklarına dikmişlerdi gözlerini. Jack, gene gırtlağını
temizledi:
“Ralph’tan yana olanların arasına girmeyeceğim ben.”
Sağdaki kütüklerde oturanlara baktı; eskiden kilise korosu
olan avcıları saydı:
“Tek başıma gidiyorum. Ralph, kendi domuzlarını kendi
yakalasın. Ben ava çıkınca, isteyen benimle birlikte gelebilir.”
Sinirli adımlarla üçgenin içinden çıktı; beyaz kuma inen dik
yere geldi.
“Jack!”
Jack, dönüp Ralph’a baktı. Bir an durakladı; sonrasında öfkeden
kudurmuş tiz bir sesle haykırdı:
“Hayır!”
Son yorumlar