Karasu Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Karasu Mutlu Sonlu Masöz

I˙ki  kü çü k  kız,  ellerinde kaşıklarla, bıçaklarla turuncu kafaların başına çö melmiş. Kü çü k deli bilginler. Bu işe kendilerini ö yle de bir kaptırmışlar ki, hele Nancy. Nancy kendi balkabağının boynuzlan olsun istiyordu. En sonunda Nate havuç koymasını ö nerdi. I˙şte şimdi Nancy’nin balkabağında, çatık kaşlarına ek olarak, eğri bü ğrü boynuzlar Karasu Mutlu Sonlu Masöz da var. Janet’inkiyse daha ağırbaşlı. Kıvrak bir gü lü msemesi var, yarım ay biçimi gö zleri yukarı dö nü k. Bir açıdan baktınız mı sükünet, bir başka açıdan baktınız mı ahmaklık. Nancy’nin balkabağında ise korkulu bir enerji, şeytansı bir neşe var.

Balkabakları bü tü n gece bö yle yanıp duracak, sonra şenlik sona erecek. Janet –daha makul olan çocuk– kendi balkabağını çö pe atıp ortalığı temizleyecek ve bundan sonraki şenliğe hazırlanmaya koyulacak. Nancy ise –eğer geçen yılki benzer biçimde yaparsa– kendininkini saklayacak. Balkabağı bozulup çürüyene kadar onu şifonyerinin üzerinde bırakacak, atmaya kıyamayacak. Elizabethan elektriği sö ndü rmesini ve karanlıkta, tek mumun ışığında oturmasını istediler. Elizabeth bunu niçin yapmak istemediğini bir tü rlü anlatamadı onlara.

Karasu Mutlu Sonlu Masöz

Mumun ışığı duvarların, sudan geçirilip bulaşık makinesine konmayı bekleyen kirli tabakların ve Elizabeth’in bir yıl önce mutfak dolabına raptiyeyle tutturduğu tabelanın üzerinde titreşiyor: Akla yakın bir ö ğü t. Hâlâ da akla yakın gö rü nü yor. Ne var ki, o gü nden bu yana mutfak kendisi değişime uğradı. Artık o bildik, alışıldık mutfak değil. Artık içinde akla yakın ö ğü tlerin tutulabileceği –yahut en azından Elizabeth tarafından tutulabileceği– bir yer değil burası.

Buzdolabının ü zerinde bir fotoğraf var, kenarları kıvrılmış. Nancy’nin geçen yılki resmi. Kü çü k bir kız kıpkırmızı gü lü msü yor, gü neş sarı ışıklar saçarak parıldıyor, gö k masmavi, her şey olması gerektiği gibi. Yabancı bir ülke sanki. Bir karaltı kapıdan Elizabeth’in üstüne sıçrıyor. “Bööö, anne!” Elizabeth, “Ah, canım” diyor. “Dur da göreyim.” Nancy, parmaklarım gö zdağı verircesine pençe şeklinde kıvırarak, “Sahi, korkunç muyum, anne?” diyor. Elizabeth, “bununla birlikte çok korkulusun, canım” diye yanıtlıyor. “Ne mükemmel, değil mi.”